Abdullah Ağar

Tarih: 08.12.2025 18:31

Irak’ın Kuzeyinde Türkiye bağlantılı Sibernetik Deprem:

Facebook Twitter Linked-in

Türkiye’deki Terörsüz Türkiye süreci…

///

(-1-)
Khor Mor Saldırıları: Enerji Düğümüne Atılan Dinamit.
26-29 Kasım 2025: Khor Mor (Kor Mor)’daki gaz sahası ve tesislere dron/roket saldırıları yapıldı. Üretim durdu, bölge genelinde geniş elektrik kesintileri (%80) yaşandı ve büyük yangın çıktı. Saldırıyı kim yaptı, hala meçhul:

///

(-2-)
27-30 Kasım 2025 - 1 Aralık 2025: Herki aşireti ile KDP/Peşmerge unsurları arasında şiddetli çatışmalar:
Herki Aşireti, başta Türkiye-İran-Irak üçgeni, Türkiye sınırına yakın yerlerde, Akra ve Revandüz bölgelerinde, Erbil ve Duhok’ta yaşar. 10 bin kadar silahlı, 50-60 civarında nüfusları vardır. Herki aşireti Barzani’nin tam kontrol etmek istediği Türkiye sınır hattında yerleşiktir. Aşiret ayrıca Bradost-Sidekan ekseninde tarihsel olarak güçlüdür. Türkiye ve İran’da organik aşiret bağları vardır.
Khor Mor’un saldırıya uğradığı günlerde, KDP-Herki Aşireti hattındaki sürtüşmenin artması tesadüf değildi, saldırıdan sonra KDP doğu sınırında hızla aşiretleri hizaya sokma operasyonu başlattı. Bu yüzden Herki-KDP çatışması, (seçim vaatleri tutulmadı, iş-ihale alamadık maske mazeretiyle içiçe) Khor Mor gaz sahasını kontrol eden güç mimarisiyle bağlantılıdır. Herki’nin çatışmalar sırasında rafineri ve diğer altyapıyı vurma tehditleri, bunu teyit eden diğer bir parametredir.
Ayrıca KDP son iki yıldır “Aşiret özerkliklerini küçültüp tek merkezli Peşmerge kontrolü” stratejisi izliyordu. Herki, Bradost ve Zibari gibi aşiretler ise bu merkezileştirme girişimlerine direniyordu. Yani bu çatışma aynı zamanda “Barzani’nin bölgesel otoriteyi tekleştirme operasyonu”nun bir parçasıdır. Bütün bu olanları; Barzanilerin Khor Mor etiketli sınır-geçiş-kaynak kontrolünü sağlama hamlesi olarak okumak gerekir.
Herki-Barzani (KDP) çatışmalarının nedenini sanırım şimdi daha net görsek bile, bu dahi eksik kalır. Çünkü bu iş çok daha derindir. Herki-KDP çatışması daha derinde: Türkiye’yi, ABD’yi, İsrail’i içine alan (hatta çeken) “Enerji-Aşiret-İran-PKK dörtlü kesitidir.” Basit bir aşiret-menfaat kavgası değildir. Bu çatışmalar enerji-sınır-sızma-otorite merkezli gerçekleşmiştir.
Barzani/KDP; aşiret özerklikleri daraltıp tek merkezli Peşmerge komutası kurmak, Türkiye sınır hattını tek elden kontrol etmek, PKK’nın aşiret kumaşındaki boşluklarını kapatmak, diğer güç/aşiret odaklarını arkasında hizalamak, “Terörsüz Türkiye” okumasında Suriye-Irak-Türkiye Kürt inisiyatiflerinde/tabanında primer aktör olduğunu ‘ilgililere’ göstermek/ispatlamak ister. (Çünkü geleni, heybenin dibindeki turpu o da görüyor!)
PKK ise uzun zamandan beri, Zibari ve Herki gibi Türkiye sınırındaki bazı aşiretleri ‘nötralize’ etmek ve kendi istediği gibi hizalandırmak istiyor. Sınır hattında kırıklar ve kontrol boşlukları üretip, Türkiye’nin derinlikte yürüttüğü ve gelecekte olası derinleştireceği operasyon hattını bozmayı amaçlıyor. Yani bu PKK için bir durum güncellemesi ve gelecekte olası TSK operasyonları zorlaştırma/engelleme arayışı.
/
Yeri gelmişken sinir ucumuzu uyaralım: “Biz Türkiye’de ‘Terörsüz Türkiye’ süreciyle oyalanırken, PKK ‘hep yaptığı gibi’ bu çatışmasızlık sürecinde de yine boş durmadı ve geleceğe yönelik son derece sinsi hamleler/hazırlıklar yaptı. Bu da bunlardan biri. Bilmeyenler, yeni öğrenenler ya da terörü siyasette-medyada oynanan bir reyting/popülarite/çıkar oyunu olarak görenler için hatırlatalım; PKK, şu an algıda başka, yazılımda başka, gerçekte başka bir oyun oynuyor. Siz onun oyununu; kan akmasın umudunu silaha dönüştürdüğü algılar üzerinden okuyorsunuz. Oysa PKK bu çatışmasızlık sürecini bir fırsat olarak gördü ve bu çerçevede son 6 ayda Sidekan-Bradost hattına terörist gruplar sızdırdı, Herki aşireti içinden bazı gruplarla “düşük yoğunluklu temas” kurdu ve Barzanilere karşı aşiret dirençlerini kendi lehine geliştirmeye çalıştı.
KDP’de doğal olarak bunu “tehdit” olarak okudu. Dolayısıyla çatışma, PKK’nın aşiretler üzerinden KDP’ye sızma girişimine karşı hamle olarak ortaya çıktı.
Peki meselenin dip noktasına ulaştık mı?
Hayır, ama dipteki ayak izini görmeye de artık oldukça yakınız. O zaman şimdi asıl sorunun zamanı: “İran bu işin neresinde? İran ile Herki arasında ne tür bir bağ, ne tür bir yaklaşım var?”
Önce teorik gidelim, sonra pratik yapalım: Herki aşiretinin İran’la tarihsel geçişkenliği bilinen bir gerçek, KDP’nin de bu durumu “İran üzerinden dolaylı etki” olarak okuması da sadece bu nedenle bile son derece doğal. Benim elimde somut veri olmasa bile KDP istihbaratı Parastin’in elindeki veriler sağlamdır ve bu bağı çoktan kurmuştur. Kurmasa zaten KDP Herki’nin üzerine böyle gitmez, diğerlerinden ayırmazdı. KDP meseleyi temelde bir egemenlik meselesi, İran’ın aşiretler üzerindeki etkisini dizginleme-bağlarını kopartma-zayıflatma, sızma/etki girişimleri engelleme meselesi olarak okuyor. Yani artık o da Herki üzerinden iradesini gösterme, egemenliği pekiştirme, kırmızı çizgisini çizme/gösterme peşinde.
Peki İran gerçekten ne kadar bu işin içinde?
Yine önce teorik. Bölgeyi çalışan herkes, İran içinde olmasa şaşırır zaten. Özellikle Gazze savaşından, ABD’nin yığınağını Irak’ın kuzeyine kaydırmasından beri asiller ve vekiller Irak’ın kuzeyinde harala gürele yeni pozisyonlar, inisiyatifler arıyor, geliştiriyor.
İran:

///

(-2,5-)
Peki biz kendi adımıza bu oyunu nasıl okumalıyız?
PKK, KDP’yi zayıflatmadan Suriye kuzeyindeki devletleşme sürecini tamamlayamayacağını ve Irak’ın kuzeyini Suriye’nin kuzeydoğusuna istediği gibi bağlayamayacağını/maliyetin artacağını/kazanımların azalacağını/pastanın paylaşılmak isteneceğini biliyor. İran ise KDP’nin doğalgaz oyununa dahil olmasını istemiyor. Çünkü alan (KYB-Şii Milis-PKK üzerinden Süleymaniye-Kerkük hattı) onun etki alanı, çok gaz; dolayısıyla çok para ve güç var. KYB-Talabani ekseni de KDP’nin sınır hattını güçlendirmesini de Kerkük-Süleymaniye’de inisiyatif arayışını da tehdit olarak görüyor.
Yani orada KDP’yi ortasında kaldığı tam bir Bermuda (İran-KYB-PKK) üçgeni durumu var! Aynı zamanda bu üçlü, KDP’nin aşiretler üzerindeki otoritesini kırma konusunda da hem fikir. Ve bölgenin artık çok önemli bir özelliği daha var: Bölge artık tam bir İran-ABD rekabet/çatışma alanı.
/
İran’ın amaçlarına da bir bakalım: İran, olası Türkiye-Irak-KDP doğalgaz hattını baltalamak, Barzani’yi zayıflatmak, Türkiye’nin Pençe’den sağladığı kendi sınır güvenliğini ve Irak’tan (Hakurk’tan) sağladığı PKK-İran geçiş kontrolünü (askeri olarak olamasa bile) sosyolojik-aşiretsel olarak kırmak.
İşin içinde ABD’nin ve İngiltere’nin de olduğunu söylemiştik değil mi?
ABD;

  1. İran-İsrail/ABD teo/jeo savaşı,
  2. İran-ABD vekil savaşı,
  3. PKK-KDP hâkimiyet savaşı,
    3. Aşiret-Enerji-Koridor savaşları.
    Ve ilginç bir şekilde Türkiye bu dört çatışmanın tam ortasındaki tek düzenleyici güç durumundadır.
    Bu coğrafyanın gücüdür.

///

(-3-)
Barzani’nin Cizre’de Saldırı Tüfekli Peşmerge Show’u
ya da
Barzani’nin Sinyal Diplomasisi:
Mesud Barzani yetkilerini yeğeni Neçirvan ve oğlu Mesrur’a devretmiş olsa bile hala IKBY Behdinan alanının temel/taşıyıcı kolonu, politik-sivil ve dini figürüdür ve askeri-istihbari kapasitesiyle sahada “askerî” görüntü verip geri çekilmeden siyasî kazanım arayan bir akıldır. Barzani milliyetçiliğe/ırkçılığa karşı çıkan bir dini-tasavvufi figür gibi görünür, ama o kendine has “dini-tasavvufi-etnik Kürtçü-hatta mikro etnik klancı-aşiretçi ve ulusalcı” hibrit bir yapıdır. Bu aynı zamanda onu hem PKK’dan hem de KYB’den ayıran bir kimliktir. Kendini Kürt ulusal davasının doğal merkezi ve lideri olarak görür. Ve Cizre’de de tam da bunun gereğini yapmaya soyunmuştur.
Ankara Barzani üzerinden bir denge kartını göstermek isterken, Barzani kendi oyununu oynamıştır. Ve Ankara tepkisine son derece yüksek perdeden verilen karşılığın bir amacı vardır:

///

(-4-)
PKK’nın Üçlü “Mahşer Bildirisi”: Bese–Serda–Malazgirt:
PKK’nın Kandil mahreçli üç kirli kilit düğümü aynı anda konuşuyorsa, orada “tesadüf” değil sibernetik bir eş zamanlama vardır.
29-30 Kasım 2025: Önce Bese Hozat, Serda Mazlum Gabar ve Amed Malazgirt’in (uluslararası ajanslar dahil) yaptıkları açıklamalara bakalım.

(-5-)
Son Durum Okuması:
Şimdi de bu öne çıkan 3 Kandil ve bir Haseke piyonu üzerinden kısa ve bütünleşik bir değerlendirme yapalım: (Bunların neden öne çıkarıldıkları, Karayılan, Bayık, Kalkan ve Karasu gibi bildik terörist elebaşlarının bir anda ortadan kayboluvermesi, bu yeni nesil teröristlerin etkileri, güçleri, misyonları, vizyonları, özellikleri, bağları ve sorumlulukları başka bir analizin konusu olsa da buraya girersek, çok uzatıyor ve merkez konsantrasyonu kaybederiz.)
Kısaca toparlayalım:
Bu üçü sadece farklı rollerde değildir. Bu bir aritmetik dizilimdir.
Bese Hozat : Stratejik karar düğümü,
Serda Mazlum Gabar : Taktik ateş düğümü,
Amed Malazgirt : Algı ve meşruiyet geliştirme düğümü.
Bir de şimdi bunlara Suriye’deki İlham Ahmed’i eleyeceğiz: İlham Ahmed, Suriye’de PKK’nın siyasi arayüzü olarak tasarlanmış, ABD’nin bölgesel algoritmasına bağlanan, Ankara’yı kuşatmak için kurulmuş hatların ana düğümünü yöneten proxy-operatördür.
Terör Örgütü PKK ve ardılı akıl, bu 4 proxy aktör üzerinden;


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —