Hemen her mahallede, her köyde, her sokakta bir kanser hikâyesi anlatılıyor. Genç yaşta kaybedilen insanlar, ardı arkası kesilmeyen tedaviler, umuda tutunmaya çalışan aileler… Halkın dilinde tek bir soru dolaşıyor: “Ağrı’da kanser neden bu kadar yaygın?”
Ama asıl mesele şu:
Bu kadar ciddi bir iddia varken neden kimse net bir açıklama yapmıyor?Eğer Ağrı gerçekten kanser vakalarında üst sıralarda değilse, çıkın bunu bilimsel verilerle anlatın.
Eğer risk varsa, bunu saklamadan söyleyin.
Çünkü belirsizlik, hastalıktan daha fazla korku yayıyor.İçme sularımız, soluduğumuz hava, tarımda kullanılan ilaçlar, yıllardır değişmeyen altyapı, asbestli binalar, jeotermal sular… Halk bunları konuşuyor, sorguluyor, endişe ediyor. Ama yetkililer susuyor. Sanki bu sessizlikle sorun yok olacakmış gibi.
Ve en çok da şu soru yakıyor insanın içini:
Koskoca Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi varken, bu ilin rektörü, hocaları, bilim insanları neden konuşmuyor?
Üniversiteler sadece diploma veren kurumlar mı, yoksa toplumun derdiyle dertlenen bilim yuvaları mı?Bu şehirde akademisyenler, sağlık bilimleri uzmanları, çevre mühendisleri varken halk neden kulaktan dolma bilgilerle yaşamaya mahkûm ediliyor? Neden bilim insanları sahaya inip “Gerçek budur” demiyor?
Kanser siyaset üstü bir meseledir.
Kanser susarak geçmez.
Kanser görmezden gelinerek azalmaz.Bugün konuşulmazsa yarın daha çok konuşulur, ama o zaman konuşacak insan kalmayabilir. Halkın istediği çok şey değil:
Şeffaflık, dürüstlük ve bilimsel gerçekler.Unutulmamalı ki;
Sessizlik de bir cevaptır.
Ve bu sessizlik, Ağrı halkını tatmin etmiyor.
