Yalan söylemekten zevk alan, yalan söyleyerek insanlar hakkında dedikodu yapan, yalan söyleyerek kendini kurtarmaya çalışan, yalan söyleyerek yalandan iyi görünmek, yalan söyleyerek gıybet yapmak, yalan söyleyerek iftira atmak, yalan söyleyerek günü kurtarmak, yalan söyleyerek vefasızlık yapmak, yalan söyleyerek nankörlük yapmak bunlarda meslek haline gelmiştir. Yani ruh hastası olmuşlar, acilen tedavi olmaları gerekir…
Bir Toplumda fitne ateşinin yakılmasına, fesatın yayılmasına, dostlukların sona ermesine, masumların zarar görmesine ve hakların zayi olmasına çoğu zaman yalan bir söz sebep olur.
Ailede güvenin zedelenmesinde, sevgi ve saygının azalmasında, nihayetinde yuvaların yıkılıp ocakların sönmesinde en büyük sebep yine söze yalan karıştırmaktır.
İş hayatında ve ticarette güven ancak doğrululukla kazanılır. Dürüst bir müessese nihayetinde dünyevi ve uhrevi kar elde eder.
Toplum altadan, hilesini süslü sözlerle örtmeye çalışan ve bu uğurda yalan yere yemin etmekten kaçınmayan ise her iki cihanda iflas etmeye mahkumdur.
Söz ve davranışlarıyla ümmeti için en güzel örnek olan Allah Resulü (sav) yalan konusunda o kadar hassas davranmıştır ki çocuklara yalan söylemeyi hatta yalan söyleyerek şaka yapmayı dahi yasaklamıştır.
Nitekim bir defasında, bir kadının çocuğunu çağırıp, “Gel sana bir şey vereceğim” dediğini İşitince ona, “Ne vereceksin?” Diye sormuş, “Kuru Hurma” cevabını alınca “Dikkatli ol, ona bir şey vermemiş olsaydın, bu senin için bir yalan olarak yazılacaktı” buyurmuştur.
Yalan söylemek ne kadar vebali gerektiren bir davranış ise, duyulan her şeyi araştırmadan doğru kabul etmek, bilerek yada farkında olmadan yalanın yayılmasına sebebiyet vermek de dini ve ahlaki bakımdan aynı dercede sorumluluk gerektiren bir davranıştır…
Nitekim Yüce Allah, Kuran-ı Kerim’de bizi şöyle uyarmaktadır; “Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepisi ondan sorumludur. “Dini, ırkı, mezhep ve meşrebi ne olursa olsun kimsenin izzet ve şerefine dil uzatmayalım…
Hak ve hakikatin peşinden gidelim. Doğruluğu, saygı ve nezaketi kendimize şiar edinelim. Kıyamet günü her bir sözün hesabının sorulacağını unutmayalım. Gönlümüzü karartan, kalplerimizi kirleten, çoğu zaman da sakınalım. Özümüz ve sözümüz doğru olsun.
Yegane arayış ve arzumuz huzur değil mi? Zaman olur yüreğimizin gün yüzü görmemiş mahzeninde ararız, bazen de hiç umulmadık bir yerde karşımızda buluruz. Huzur kaybedildiği yerde, kaybolduğu yürektedir.
Yalan söylemek, kul hakkı yemek, hırsızlık yapmak, rüşvet almak, emanete ihanet etmek, kurumun gücüyle iş takibi ve komisyonculuk yapmak, büyüklere-küçüklere saygısız davranmak ahlaksızlıktır.
Dunya kötülerin dunyasi olduysa kiyamet yakindir. Çünkü; Kötü insanlar, iyi insanlardan nefret eder.