Kışın ve savaş yorgunluğun araya girmesiyle bir süre durağanlaşan savaş, şimdi başka şekillerde konuşulmaya başlandı.
Geçen Hudson Institute’de savaşa dair bir analiz vardı. Diyorlardı ki; "Küçük savaşlar, büyük savaşlara, büyük savaşlar da nükleer savaşlara yol açar!" Bundan hareketle, analizde ABD’nin Soğuk Savaş'tan bu yana yaşadığı en büyük caydırıcılık başarısızlığından ders çıkartması ve çok geç olmadan zaferi için Ukrayna Ordusu'nun silahlandırılması gerektiğini söylüyordu.
Yazılanlar bir muhakeme hatası mı, yoksa bir bilen havasında gerçekleri manipüle ederek, daha ötedeki bir ihtirasa Atlantik’i yönlendirmeye mi çalışıyorlar, bunlar yoruma açık. İşgal ve istilalar, direnişlere, direnişler radikalizme, radikalizm iç savaşlara, iç savaşlar büyük savaşa evrildi. Bu evrelerde hep vekaletler savaşı ve manipüleler var. Yani yaşanan süreçler başından beri dışarıda olan değil, bizzat içinde olan ABD ile ilgili.
Hatta insan Armegedoncu-Megidocu-Melhemei Kübracı bir ittifakla mı karşı karşıyayız diye sormadan edemiyor! En azından aralarında "insanı, insanlığı ve Tanrı'yı hiçe saymaya ahdetmiş" birbirini beslemeye-karşılıklı fayda sağlamaya yönelik Simbiyotik bir ilişki var gibi.
Ancak olan gerçek şu ki, bu süreç bu şekilde verilerek devam ederse, dünya çok daha ağır risklerle karşı karşıya kalacak. Çünkü savaş alanlarından gelen bilgiler, savaşın önümüzdeki evrede daha da şiddetleneceği ve daha ağır riskler üreteceği yönünde.
***
Bir soru soralım…
Bir savaş nasıl sona erer?
Şöyle de bir yanıt vermeye çalışalım:
- Taraflardan birinin yenilgiyi kabul etmesi
- Savaşın kilitlenmesi
- Savaşın ‘savaşı manipüle eden güçlüler için’ ürettiği risklerin artması
- Savaşı durdurmak için güçlülerin savaşa dışarıdan müdahaleleri
- Savaşın jeopolitik ve siyasi sonuçlarının ortaya çıkması ve artık savaşa gerek kalmaması
Ukrayna savaşında bu sonuçların hiçbirisi ortaya çıkmış değil. Ukrayna tarafının "Savaşın kilitlendiğine dair kurduğu cümleler de" son ABD ziyareti ve alınan taahhütlerle birlikte ortadan kalktı, gitti.
Savaşın Batı’yı baskı altına alacak, ısıtacak hatta istikrarsızlaştıracak şekilde;
- (Baltık, Balkanlar ve Doğu Avrupa gibi) başka alanlara,
- (KRBN’nin kullanıldığı) başka biçimlere,
- Ve başka katmanlara yayılma riskleri de HIMARS’ların kullanılma tehditleri gibi, alınan bazı önlemlerle sağlandı.
Rusya ise bütün bunları kabullenmiş gözüküyor. En azından bu şartlarda.
***
Yaşadığı bütün handikaplara rağmen savaş öncesi hedeflerinin ötesine geçip, dört Olbastı birden işgal ve istila etmiş Rusya, "Ukrayna tarafının bu işgal ve istilayı kabul etmesini" ön koşul olarak ortaya koyup müzakere çağrılarını sürdürse de artık temel sorunu: Karşı karşıya kaldığı riskler.
Rusya’nın ele geçirdiği dört Olbast, Rusya tarafında ihtişamlı bir zafer olarak algılansa da burası artık Rusya için çıkmanın çok zor olduğu bir kuyu. Batı bu kuyuda, hır gür, gürültü içinde Rusya’yı uyutarak, jeopolitik burnunu ve gücünü bir fare gibi hissettirmeden kemirmeye, hedeflerine ulaşmaya çalışırken, derinliklerine ve bitmek tükenmez enerji kaynaklarına güvenen Rusya da eninde sonunda hedeflerini ve başarılarını Batı’ya kabul ettireceğini düşünerek savaşına devam edecek.
Tabii benimkisi bir öngörü.
Sonuçta hepimiz yanı başımızda devam eden bu kanlı savaşın sona ermesini ve ürettiği risklerden ve zorluklardan kurtulmak istiyoruz.
Ama gözüken o ki, bu savaş yukarıdaki başlıklardan biri ortaya çıkıncaya kadar devam edecek.
Sahada da buna dair son derece önemli ispatlar var.
Bakalım.
- Savaşın generalleri, soğukların çamura verildiği bahar döneminde kendi ordularının başarısı adına çok yoğun bir keşif, planlama ve hazırlık evresi içindeler. Her iki taraf da düşmanını şaşırtmak ve aldatmak için savaş satrancını en iyi şekilde oynamaya çalışıyor, stratejilerini, taktiklerini ve teknik imkânlarını geliştiriyor.
- Her iki tarafta yara almış unsurlarını ayağa kaldırmaya çalışıyor,
- Cepheye silah, teçhizat, mühimmat, savaş aracı, ikmal ve asker yığıyor. Geçen Rusların vurulan yeri bir toplanma bölgesiydi.
- Artık Ukrayna’ya Batı menşeili Patriot gibi hava "savunma" sistemleri değil, "taarruz" amaçlı zırhlı araçların gönderilmesi konuşuluyor. İngiltere Challenger tankları, Fransa AMX-10 RC zırhlı keşif araçları, ABD Bradley tipi-Almanya ise Marder tipi zırhlı muharebe araçlarını Ukrayna’ya göndereceklerini ifade ediliyor. Bu destek temelde, Ukrayna Ordusu'nun ihtiyaçlarına, imha olan envanterinin yerinin doldurulmasına, eksiklerine ve savaşta aradıkları ateş ve manevra etkisine bağlı olsa da Ukrayna’nın arazi şartlarına uygunluğunu son derece önemli bir karine. Çünkü ‘Challenger tankları hariç’ bu araçlarının tonajları tanklara oranlara 1/3 seviyesinde. 15-20 tonluk bu zırhlı savaş araçlarının hareket kabiliyeti ve yumuşak arazide batma özellikleri tanklara oranla çok daha az. Ve bu araçların tanklardan farklı olarak çok önemli bir diğer özelliği daha var. Amfibi olmaları. Yani sulardan geçiş kabiliyetleri. Taarruz eden için Ozi (Dinyeper) nehrinin doğal bir engele dönüştüğü Ukrayna savaşında, taarruz etmek, gerektiğinde geri hareketler yapmak, esneklik ve yetenek üretmek için Ukrayna ordusunun bu araçlara çok ihtiyacı olacak.
- Öte yandan Ukrayna Ordusu cephe gerisinde ve Batılı ülkelerde on binlerce askerini çok daha sofistike ve karmaşık bir savaşa ve sistemlerine yönelik eğitirken, benzer eğitim çalışmaları kendi koşullarında Rus Ordusu için de geçerli. Bu koşullarda bu savaş daha çok devam edecek. Hatta yazıyı şu cümleyle bağlayalım. Bu savaş, ABD istediği sürece devam edecek.