google.com, pub-9772740887936815, DIRECT, f08c47fec0942fa0
Bugün, 14 Şubat 2025 Cuma
google.com, pub-9772740887936815, DIRECT, f08c47fec0942fa0

KAMİL ÖZTÜRK’TEN TARİHİ ÖYKÜ… KARTEVİN’İN GAZABI

Tutak ilçemizin duayeni siyasetçi kanaat önderi Kamil Öztürk’ün kaleme aldığı ‘’ Kartevin’in Gazabı ’’ adlı öykü İstanbul edebiyat dergisinde yayınlandı.

TUTAK 14.05.2023 16:20:00 0
KAMİL   ÖZTÜRK’TEN  TARİHİ  ÖYKÜ… KARTEVİN’İN  GAZABI
  • Yazar Ömer Polat’ın Saragöl’ü,Seyit Alp’in Şawk’ı,Mehmet Baran Aydın’ın Bu Toprağın Hikayesi adlı eserleri kadar sürükleyici o duyguların harmanlandığı ‘’Kartevin’in Gazabı ’’ öyküsü  hayli ses getirecek türden… 
  • Toplumsal bilinci ve dayanışma ruhundaki yaşamsal sosyal yarayı anlatıp, bu coğrafya insanının karşılaştığı zorluğa işaret edilen öyküde akıcı bir üslup kullanılmış…
  • ÖZTÜRK,’’ HER TARİHİN BİR ÖYKÜSÜ VARDIR’’ Ağrı’nın kadim dostlukları ile toplumun gözdesi,kanaat önderi, Kamil Öztürk,her tarihin bir öyküsü olduğuna inanıyor.Doğu'nun gerçeklerinden derlenmiş,öykü kahramanı öykü yazarı olan bir tarihi nostalji sunumu gibi olmuş.. 
  • Edebiyatist dergisinin Mayıs - Haziran ayına ait 47. sayısında Yol ve Göç temasında yer alan Kamil Öztürk’e  ait ‘’Kartevin’in Gazabı’’ adlı anlamlı öykü derginin 30. sayfasında okuyucusuyla buluştu. Gerçek bir hayat hikayesinden esinlenerek kaleme alınan öyküde doğanın azizliği, imkansızlıkların sürüklediği nokta, insan yaklaşımı ve bakışının yansıması tasvir edilmiş durumda…  
    Gelin hep birlikte öyküyü okuyalım. Adını koyduğu gibi  ‘’KARTEVİN’İN GAZABI’’ Toprak damlı iki  odalı  evin birde  avlusu vardı. Avlunun bir köşesine küçük bir tandır evi yapmışlardı.Bizi köyden getiren traktör avluya yanaşmış,içindeki eşyaları boşaltmak için ev sahibi Hacer neneyi bekliyorduk.
    Hacer nene elindeki anahtarı şoföre verirken "erzakı bir tarafa,tezekleri de diğer tarafa boşaltın"dedi.
    Patnos  Yeni Mahalle'de kalıyordu nene, yetmiş yaşlarında dul bir kadındı.kızı bizim köyde evliydi.Nene bazen köye gelir,kızının yanında kalırdı.
    Amcamla tanışmış,bir sohbet sırasında amcam,"bu çocuğu okula göndereceğiz kalacak yer bulamıyoruz"demiş. Hacer nene'de "benim iki odam var biri boş. gelsin orda kalsın ben bakarım"demiş ve arkasından "yakacak yiyecek gönderirsin herhalde" Amcam dünden razıydı. Zaten beni bir fazlalık görüyorlardı.Bu öksüzle  kim uğraşacak,en iyisi gönderelim gitsin diye kabul etmişti.Romork'ku boşaltmaya başladık,önce iki çuval unu,bir torba bulguru,bir torba patatesi,bir bidon lor,bir teneke yağ birde  benim yatağı boşalttık . Eşyaları boşalttığımız tandır evinin kapısını kilitledik. Traktör kapıdan ayrıldıktan sonra nene dışarı çıktı.bana "adın ne"diye sordu
    Kasım dedim."kaç yaşındasın" on dedim.
    "Hangi okulda okuyorsun" ben Cengiz Topel İlk okulu dördüncü sınıf dedim."iyi" dedi "gel kalacağın yeri göstereyim"
    Odayı gösterdi."oğlum"dedi "bir şey lazım olursa bana söylersin"diyerek kendi odasına geçti. Böylece eve yerleştim.
    Okula da gidip geliyorum.
    Günler su gibi akıyordu derken nisan ayının ortalarına yakın erzak bitti. Yiyecek hiç bir şeyimiz kalmamış, üstelik  tandırı,sobayı yakacak tezekte bitmişti.
    1965 yılı çok sert geçmiş,bir adam boyu kar yağmıştı .karlar erimiş fakat havalar düzelmemişti. Kaldığım odada yorgana sarılıp oturuyorum,ders çalışmıyordum.Erzak bittiğinden Hacer nene evi terk etmiş, Çay Mahallesi’nde oturan oğlunun evine sığınmıştı.
    Nisan ayının sonlarına doğru hava biraz düzelmişti.Sabah uyandığımda güneş pencereye vurmuş, güneş ışınları  odayı azıcık da olsa ısıtmış,saatin kaç olduğunu tahmin etmiştim.Güneş ışıkları
    camdan içeri girdiğinde saat yedi sekiz arası olduğunu anlıyordum.
    Yataktan kalkıp pencereye doğru yürüdüm.pencere korkuluklarına konan  bir kaç serçe havalandı komşu evin bahçesindeki akasya ağacına kondular.
    İçimden"keşke bende uçabilseydim" dedim."babamın kaldığı hapishanesinin penceresine konar çektiğim eziyetleri anlatır,anamın da öldüğünü söyler, acılarımızı paylaşırdık"cami açtım insanın
    içini ısıtan serin bir hava esiyordu.
    Pencerenin açık olan kanadının önünde duruyorum işe giden insanları,okula giden öğrencileri daldan dala yer değiştiren kuşları seyrediyorum.
    İki gündür okul yüzü görmedim. Bu günle beraber üç olacak.çok acıktım. Üç gündür ağzıma bir tek lokma girmedi.Köyde de pek huzurlu değildim.
    Amcamın yanında kalıyorum. Orda da bazen aç bazen tok yatıyorum.Baba yok  ana yok bir sığıntı gibiyim.Her işe beni gönderiyorlar.Eve geldiğimde de öksüz, istenmeyen,dışlanan biri oluyorum.
    Şimdi de zor durumdayım okula gidemiyorum,aç,sefil,perişanım.halen odanın penceresi önünde ne yapmalıyım diye düşünürken birden aklıma bir şey geldi."köye gidip biraz yiyecek getirmem
    lazım yoksa açlıktan ölürüm"dedim.
    Patnos Belediye Otelinin önünde Ağrıya giden arabalar kalkardı. Köyümüz Patnos’a 25 km. uzaklıktaydı. Otelin önüne geldiğimde simsar Hacı Ömer’i gördüm.Benim köye gitmem lazım dedim."tamam biraz bekle gönderecem dedi.Az sonra üstü açık bir kamyon geldi "atla"dedi "Burnubulak köyünde ineceksin unutma"derdemez kamyonun kasasına atladım.para almadı tanıdıktı.
    Kamyon Burnubulak köyüne geldiğinde şoförün camına elimle vurdum,camı açtı "ne var"dedi.inecek var
    dedim. Sert bir fren yaptı "çabuk ol, acele et"diye bağırdı. Ben hemen arka taraftan  indim.
    kamyon kalkış yaparken çok kötü
    bir duman bırakarak hareket etti. Yanmış yağ kokusu köyün içinde bile hissediliyordu.
    Köye gitmem için beş kilometre daha yayan yürümem lazım.Yol yok.Her taraf çayır.Uzaktan görüyorum köyümüzü…Yürümeye başladım.Epey yol almıştım ki  ne göreyim karğunlar coşmuştu her tarafı su almıştı.
    Saragöl ovasının bitiminde Kartevin Dağı yükseliyordu.Dağdan gelen kar suları bir akarsu meydana getirmişti.
    Sanki Kartevin dağının gazabı idi bana.
    Soyundum bütün elbiselerimi çeketimin içine koydum.Bohça şeklinde iyice bağladım. Ayakkabılarımı çıkarmadım öyle aham şaham değildiler. Boğa marka senelik lastik ayakkabı.Suyun içinde yürümeye başladım.Sullar boğazıma yaklaşmıştı.birden ayağım bir çukura düştü.Dengemi kaybettim.Artık akıntı beni sürüklüyordu.ileride suyun  içinde kenara doğru bir tümsek gözüme çarptı üstü çırpılarla doluydu.Bir elimle bohçayı tutuyordum diğer elimle suyu
    kendime doğru çekiyordum.Akıntı çok şiddetliydi. Birden tümseğe çarptım. Hiç şaşırmadan üstündeki çırpılara tutunarak akıntıdan kurtuldum. Yoksa aşağılara doğru sürüklenseydim ya ölürdüm yada sakatlanırdım.Bir süre suyun içinde yürüdüm.çayırlara çıktığımda durup elbiselerini giydim. Derken köye yakınlaşmıştım.Bizim eve yöneldim.İlk ev bizimdi.Herkes dışarıdaydı,günlük işlerle uğraşıyorlardı.
    Beni görür görmez iki kişi koşarak yanıma geldiler.Çırılçıplak soydular.Ben şaşırmıştım.Meğer bende bit olduğunu düşünerek eve yaklaştırmadan üstümü çıkarıp götürdüler.Beni de ahıra götürdüler.Tandır ocağından sıcak su getirip iyice beni yıkadılar.Saçlarımdaki bitleri tarakla temizlediler.Temizlik bitmişti.Biraz üşüdüm.Çırılçıplaktım.
    Tandırın olduğu yere gittim.Oturdum tandırın başına ısınmak için.Elbiselerim tandırın üstündeki kazanda kaynıyordu. İyice kaynadıktan sonra çıkarıp yıkadılar.Tandırın üstüne bir demir koydular.Elbiselerimi bu demirin üstüne serdiler.
    Tandır  sönmek üzereydi.Akşama doğru elbiselerim kurumuştu, giyindim.Zaten başkaca giysim yoktu.Bana bir tas yoğurt birde tandır ekmeği getirdi hizmetçi. Karnımı doyurdum.Tandırın başına bir yatak sermişlerdi,kafayı vurup yattım.O sabah erken uyanmıştım, köyün içine doğru gittim.Bir kaç arkadaşı
    bulup konuştuk.Sonra çayırlara gittik yemlik toplamaya. Epeyce yemlik topladık.O ara yorulmuştuk, oturduk.Ben biraz uzandım.yemyeşil çayırlar, biraz ötemizde akan karğunların şırıltısı,tepemizde güneş.
    Dalmışım,Tabiatın bize sunduğu bu güzel gün, keşke hiç bitmeseydi,uyumak istiyorum.O anda bize doğru koşan bir çocuk, bizim yaşlardaydı."Kamil  dedi
    Müjdemi ver.Baban hapisten çıktı şimdi evde".Bana dünyada verilecek en büyük müjdeydi. Üstümdeki gömleği çıkarıp ona verdim ve köye doğru koşmaya başladım.Bütün giysilerimi rastlayanlara verdim. Eve geldiğimde üstümde bir tek kilotum kalmıştı.Umurumda değildi. Çünkü artık  benimde bir Babam vardı.
  • HABER  MERKEZİ –Diyadinhaber.com

-4.6°
google.com, pub-9772740887936815, DIRECT, f08c47fec0942fa0

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.