Asırlardır süregelen bu lezzet, özellikle kış aylarında, bayramlarda, düğünlerde ve önemli günlerde sofraların baş tacı oluyor.
Helise, buğday ve etin uzun saatler boyunca birlikte pişirilmesiyle hazırlanan bir yemektir. Genellikle kemikli et veya tavuk kullanılarak yapılan helise, sabır ve emek isteyen bir sürecin sonunda ortaya çıkıyor. Özellikle kazanlarda, odun ateşinde ağır ağır pişirilerek kıvamına ulaşan bu yemek, köy yaşamının dayanışmacı ruhunu da yansıtıyor.
Kadınlar genellikle sabahın erken saatlerinde bir araya gelerek imece usulüyle buğdayı döver, eti hazırlar ve pişirme sürecini başlatırlar. Bu süreçte çocuklar ve gençler de büyüklerinin yanında bulunarak hem yardımlaşmanın önemini öğrenir hem de yöresel kültürü tanıma fırsatı bulur.
Helise, sadece bir yemek olmanın ötesinde, Ağrı halkının geçmişle kurduğu bağın da bir ifadesi olduğunu söyleyen Çetin Alptekin, “Özellikle yaşlı kuşaklar, kendi annelerinden ve ninelerinden öğrendikleri bu tarifi, gençlere aktarmakta büyük bir özen gösteriyor. Böylece helise yemeği sadece bir tat değil, aynı zamanda bir kültürel miras olarak yaşamaya devam ettiğini söyledi.
